28 Ekim 2007 Pazar

Top 30 Athletes # 16 Natalia Hanikoğlu


Natalia Hanikoğlu-Dinamo Moskova-TÜRKİYE

Sponsorluk budur!!!


Sponsor dediğin bunlar gibi olur arkadaş,yatırım yapar reklam değil!!
TSV Bayer 04 Leverkusen e.V.

Faailyet gösterdiği alanlar:Futbol,basketbol,voleybol,hentbol,yüzme,kürek,judo,
atketizm,eskrim,kano,su topu
50 farklı branşta 27 klube adını vermiş Alman firması,60 olimpiyat,47 paralimpik oyunları madalyalı sporcusu,200 dünya,100 Avrupa,800den fazla Almanya şampiyonu atleti ve 50000den fazla personeli barındırıyor bünyesinde.

FERRERO-kinder
İtalya Atletizm,futbol,voleybol,kayak milli takımlarının sponsoru,aynı zamanda İtalya bisiklet turunun ve Fransa basketin de sponsoru

27 Ekim 2007 Cumartesi

Yeşil gözlerinden muhabbet kaptım


La Gazzetta'nın yeşil hali,SHREK 2 reklamı sarmış tüm gazeteyi.
Ebay'de 9,90 €'dan satıyolar,iyi kolekisyon olur,dimi Güntekin?

19 Ekim 2007 Cuma

You Will Never KOP Alone!!!!


1963 sonbaharında, henüz yeni bir grup olan the pacemakers grubunun çoktan listebaşı olmuş iki şarkısı vardı ama solist gerry marsden’in kafasında bambaşka bir şarkı dolanıp duruyordu. 1957 yapımı carousel filminden pek de hoşlanmamıştı aslında ama filmdeki bir şarkıyı unutamıyordu.

you’ll never walk alone, 1945 yılında oscar hammerstein tarafından carousel adlı müzikal için yazılmış ve richard rodgers tarafından bestelenmişti. “o heyecanı sevmiştim” diye anlatıyor pacemakers’ın solisti marsden. “elvis, sinatra ve gene vincent tarafından yorumlanmış versiyonları da dinlemiştim ama biz 1959’da hamburg’da şarkıyı ilk kez çaldığımızda herşey çok farklı oldu: çok yavaş bir şarkı olmasına rağmen son derece akıcıydı. aslında biz rock’n roll yapardık, ama çok yönlü olabileceğimizi göstermek istemiştim. şarkının insanlar üzerinde oloğanüstü bir etkisi oldu: insanlar bir anda durup dinlemeye başlıyorlardı, sanki onlara birşeyler oluyor gibiydi.”

tekrar 1963’e dönersek, the pacemakers’ın ilk iki şarkısı ilk sıraya kadar yükselmişti ve şimdi de bir üçüncüyü de yapıp bu “hat-trick”le bir rekor kırmayı umuyorlardı. ancak marsden hiçbir şarkıyı beğenmiyor, hepsini reddediyordu. en sonunda plak şirketinin asistanı ona hangi şarkıyı söylemek istediğini sordu. aldığı cevapyou’ll never walk alone oldu. ancak bu, şirketten kimsenin onayını alamadı. gene de sonunda marsden’e istediğini yapması için izin verildi.

pacemakers’ın versiyonu, etkileyici sözlerin marsden’in ‘gümüşi’ sesiyle birleşmesi ve fondaki piyano ile farklı ve hoş bir çalışma olmuştu ve marsden şarkıdan çok memnundu: “şarkının bir hit olacağından çok, çok emindim” diyor kaydın tamamlandığı günü anlatırken. ama acaba şarkısının dünya futbolunda edineceği yeri, ya da 40 yıl sonra bile çok sevdiği liverpool’un stadında söyleneceğini tahmin etmiş midir?

maçlarda şarkı söyleme geleneği her zaman olmuştur, ama 1962’de güney amerika’lı taraftarların şili’deki dünya kupası’nda şarkı söylemeleri televizyonda görülene dek bu gelenek biraz unutulmuştu ve pek az maçta görülürdü. kupadan sonra liverpool taraftarları -ve diğerleri- bu işi tekrar ciddiye almaya başladı.

liverpool’un meşhur kop tribünü yörenin delikanlıları ile cumartesi yarım gün çalışıp işten çıkıp anfield’a koşan orta yaşlı erkeklerden oluşuyordu. 1963’te 14 yaşında olan sıkı liverpool’lu tommy cartwright, kop’un bir parçası olmanın nasıl birşey olduğunu şöyle anlatıyor: “liverpool’da yaşamak gurur duyulacak bir şeydir –her zaman da gurur duyacağım- ama maç günleri çok farklı, olağanüstü olurdu. şehrimiz ülkenin en çok gıpta edilen yeriydi ve kop’ta olmak ayrıca muhteşemdi. bütün hafta beklediğimiz şey en az maç kadar tribündeki atmosferdi.”

1963-64 sezonu boyunca dj stuart bateman maç başlamadan önce anfield’da haftanın “top 10” listesindeki şarkıları çaldı. 10 kasım 1963’te you’ll never walk alone listelere 18 numaradan girdi. bir sonraki hafta yedinciliğe yükseldi ve bu sayede stuart bateman’ın çaldıkları içinde yer alıp, anfield’da ilk kez hoparlörlerden yükseldi. bunun son olmayacağı da kısa sürede ortaya çıktı.

31 kasım’da şarkı listede ilk sırayı aldı ve böylece the pacemakers kariyerinin ilk 3 şarkısıyla birden listelerde 1. olan ilk ingiliz grup olmuş oldu.

bu sırada kop’taki taraftarlar şarkıyı kalplerine kazımaya başlamıştı. “şarkı 1. sıraya yükselince biz de takımlar sahaya çıkarken onu söylemeye başladık” diye anlatıyor cartwright. “şarkı, staddaki atmosefere çok uyuyordu. bir süre sonra şarkı çalmadığında ‘şarkımız nerede?’ deyip, ardından kendimiz söylemeye başlamıştık.” zaten bir süre sonra da şarkı her maç öncesi stadda çalmaya başladı.

o günlerin üzerinden tam 40 yıl geçti ve şarkı hala kop’un en büyük parçası. her maçın sonunda, skora bakılmaksızın şarkı söylenmeye başlanıyor.

diğer takımların taraftarları için, tek bir şarkının bu kadar çok şey ifade etmesini anlamak zor olabilir. ama unutulmamalı ki, bu şarkı takımın 1963-64’te 17 yıl aradan sonra kazandığı şampiyonluğa tanık olmakla kalmadı, kulübün heysel ve hillsborough facialarının ardından yaşadığı en karanlık günleri ve en sonunda anfield için kutsal adam olan bill shankly ile yaşanan müthiş başarıları da gördü. liverpool taraftarları tarafından da sık sık hatırlatıldığı üzere, you’ll never walk alone, kulübün tarihinin ve kimliğinin ayrılmaz bir parçası.

şevke getirici ve topluluk tarafından kolayca söylenebilir olmasının dışında şarkıyı bu kadar muazzam bir futbol şarkısı yapan şey elbette ki sözleri... sözlerin yazarı oscar hammerstein’in niyeti eminiz ki bu değildi ama bütün o sözcükler iyi bir taraftarı mükemmel biçimde tanımlıyor; diğer taraftarlarla birlikte, sadık bir inanç duygusu ve iyimserlikle takımını “rüzgarda ve yağmurda” her zaman takip etmek. bu sözlerin oyuncular üzerinde çok olumlu bir etki yarattığıysa yadsınamaz bir gerçek.

toxteth’de doğan ian callaghan 1959’da liverpool’a transfer oldu. 60’lı ve 70’li yıllar boyunca takımın vazgeçilmez orta saha oyuncusuydu, liverpool’la 843 maça çıktı ve hala liverpool’un gelmiş geçmiş en çok maça çıkan futbolcusu unvanını koruyor. onun için çok değerli olan şarkıyı şöyle anlatıyor: “you’ll never walk alone her zaman tüylerimi diken diken ederdi. sahaya çıkarken onu duymak kendimi çok daha güvende hissetmeme neden olurdu. taraftarlar her zaman takımı desteklerdi ama şarkıyı söylediklerinde atmosfer çok daha farklılaşırdı.”

oyuncular sahaya çıkarken o meşhur “this is anfield” (burası anfield) yazısının altından geçmek zorundaydılar. pool’un efsane menajeri bill shankly o yazının önemini “bu bizim oyuncularımıza kim için oynadıklarını, karşı takım oyuncularına da kime karşı oynadıklarını hatırlatmak içindi” diye belirtmişti. you’ll never walk alone shankly’nin maç öncesinde yaratmak istediği psikolojiye büyük bir katkı yapardı.

callaghan stad ve şarkının ilişkisiniyse şöyle anlatıyor: “o yazı rakibi iyice korkunç bir yere gelmiş gibi hissettirirdi. anfield rakiplerin gözünü korkuturdu. ama aynısı goodison’a ya da old trafford’a gittiğimizde bizim için de geçerliydi. bu yüzden, taraftarlarımızın you’ll never walk alone’u söylediğini duymak sanki anfield’ın bir parçası yanımızdaymış gibi hissetmemizi sağlardı.”

şarkının buralara gelmesini sağlayan pacemakers solisti marsden de çocukluğundan beri büyük bir pool taraftarı olmuş. dolayısıyla da şarkısını anfield’da duyduğunda müthiş bir sevinç hissetmiş. “ben de orada olup şarkıyı söyleyebilirdim ama insanların şarkıyı bu kadar sevmiş olmalarına inanamıştım. hala maçlarda taraftarlarla beraber ben de şarkıyı söylüyorum.”

marsden’in şarkıyla ilgili onlarca anısı var. bunların en etkileyicilerinden biri, grupla birlikte amerika birleşik devletleri’nde turnedeyken katıldıkları televizyon programı sullivan show’da olanlar... o sırada liverpool da amerika’da kamptaydı ve marsden programda sullivan’a dünyanın en iyi futbol takımının da new york’ta olduğunu söyleyince, tüm takım ve görevliler de programa çağrıldı ve pacemakers, liverpool’la birlikte, 60 milyon izleyicinin önünde şarkıyı söyledi.

ve belki de bu hatıraların en güzeli: marsden 1965’te evlendiğinde, eşi pauline’le balayına gitmek yerine anfield’a gitti. gerry ve pauline mersden, sahada durup tribünlerin tamamının you’ll never walk alone’u söyleyerek onları kutlamasını izlerken gözyaşlarına -elbette ki- hakim olamadılar. taraftarların yaptığı marsden’e teşekkür etmenin bir yoluydu. maçtan sonra bill shankly’nin gelip marsden’i kutlarken söyledikleri de bunun bir başka ifadesiydi: “gerry, oğlum, sen liverpool için bir ilham kaynağısın. ben bu insanlara bir takım verdim, sen de bir şarkı.”

shankly’nin söyledikleri marsden’e dünyaları vermiş: “daha sonra, o öldükten sonra, liverpool katedrali’nde bu şarkıyı bir kez de onun için söyledim. tanrı rahmetini ondan esirgemesin. bu benim içim müthiş bir onurdu.”

you’ll never walk alone’un futboldaki yeri bu kadar da değil. 11 mayıs 1981’de bardford city takımının valley parade stadı’nın tribünlerinden birinde yangın çıktı ve 57 taraftar öldü. marsden bazı diğer şarkıcılarla beraber ölenlerin ailelerine yardım etmek için şarkıyı tekrar söyledi. ve şarkı yıllar sonra listelerde tekrar 1. sıraya çıkarken, marsden ingiltere listelerinde aynı şarkıyla iki kez 1. olan ilk sanatçı oldu.

bundan 4 yıl sonra, 96 liverpool taraftarının öldüğü hillsborough faciasının yıldönümünde şarkıyı wembley stadında tekrar söyledi. “hayatım boyunca yaptığım en zor şeylerden biriydi” diye hatırlıyor gerry. “çok duygusal bir ortamdı ve ağlamamak için kendimi çok zor tuttum. everton’lılar bile şarkıya eşlik etmişti.”

ve 40 yıl sonra, bugünün sorusu: liverpool kulübü anfield’ı bırakıp, stanley park’ın yanına yeni bir stad yaptırmayı planlıyor. peki marsden şarkının yeni stadda da maç günlerinin bir parçası olarak kalacağını düşünüyor mu? “bunu söylemek bana düşmez. bunu yapacak olan kop’tur. şarkıyı ben söylemiş olabilirim, ama onlar bunu kendi şarkıları yaptı. şarkıyı bırakacaklarını sanmıyorum, açık söylemek gerekirse de, umarım bırakmazlar. you’ll never walk alone’un yıllardır liverpool taraftarlarıyla özdeşleşmiş olmasından gurur duyuyorum, bence bu bir liverpool türküsü...”

kop’un müdavimi tommy cartwright da marsden’e katılıyor: “şarkı liverpool futbol kulübü için yazılmış gibi. deplasmanlarda da bu şarkıyı söyleriz ve rusya’da bile insanlar bunun bizim şarkımız olduğunu biliyor. kop bu şarkıyı seçti: taraftarların başka birini kabul edeceklerine inanmıyorum.”


ayrıca sözleri türkçeye şöyle çevrilen şarkıdır:

asla yalnız yürümeyeceksin
fırtınada yürürken başını hep dik tut,
ve karanlıktan sakın korkma.
çünkü sonunda altın rengi bir gökyüzü
ve mutluluğun gümüşten şarkısını bulacaksın.
hayallerin sarsılsa da, alt üst olsa da,
rüzgarda, yürümeye devam et
yağmurda, yürümeye devam et.
kalbinde umutla, yürümeye devam et
ve bil ki, hiçbir zaman yalnız yürümeyeceksin
asla ama asla yalnız yürümeyeceksin

FOUR FOUR TWO Magazine

"Forma değişimi yapmıyoruz!"


F.C. FOSSOMBRONE

Dirk Bikkembergs'in İtalya'da satın aldığı futbol takımı,tüm giyim sponsorluğunu da üstlenmişler tabi,maçlardan sonra forma değiştirmek isteyen futbolculara ne diyolar acaba?
İtalya 6. ligi sayılan ve bölgesel Lig de denilen "Eccellenza Marche"de oynuyorlar,
Geçen sezon playofflardan döndüler,bakalım bu sene ne yapacaklar?

17 Ekim 2007 Çarşamba

Yakışır size


Margheria Granbassi (Top30 #22),ve ünlü İtalyan yüzücü Federica Pellegrini Juve'nin müzesini ziyaret ederken...

10 Ekim 2007 Çarşamba

Top 30 Athletes # 17Jérôme Rothen


Petit'den sonra Fransa ortasahasını çekip çeviren,alıp götüren bir oyuncudur.
Keşke Türkiye'de oynasa dicem ama ben de inanmıyom,gerçi bi ara BJK buna kancayı atmıştı medyamıza göre ama onun haberi bile olmamıştır.

GALATASARAY'ın yabancıları


ÜLKESİ GELDİĞİ SEZON
1.Vlado Nikolovski Yugoslavya 1966
2.Tatomir Radunoviç Yugoslavya 1967
3.Ahmet Celoviç Yugoslavya 1968
4.Bojko Kajganiç Yugoslavya 1977
5.Yusuf Hatuniç Yugoslavya 1978
6.Eşref Yaşareviç Yugoslavya 1978
7.Tarık Hodziç Yugoslavya 1981
8.Mirsad Sedjiç Yugoslavya 1981
9.Rudiger Abramczik Almanya 1984
10.Zoran Simoviç Yugoslavya 1984
11.Cevad Prekazi Yugoslavya 1985
12.Didier Six Fransa 1987
13.Iosif Rotariu Romanya 1990
14.Roman Kosecki Polonya 1990
15.Dominique Iorfa Nijerya 1991
16.Elvir Boliç Bosna Hersek 1992
17.Torsten Gütschow Almanya 1992
18.Reinhard Stumpf Almanya 1992
19.Falko Götz Almanya 1992
20.Roger Ljung İsveç 1993
21.Stavitza Kuzmanovski Makedonya 1994
22.Norman Mapeza Zimbabve 1994
23.Gintaras Stauce Litvanya 1994
24.Mike Marsh İngiltere 1995
25.Berry Venison İngiltere 1995
26.Dean Saunders Galler 1995
27.Brad Friedel Amerika 1995
28.Ulric Van Goıbbel Hollanda 1995
29.Adrian Knup İsviçre 1996
30.George Hagi Romanya 1996
31.Adrian Ilie Romanya 1996
32.Sebastian Filipescu Romanya 1996
33.Piyer Esser Almanya 1996
34.Richard Kingston Gana 1997
35.Georghe Popescu Romanya 1997
36.Ionel Lutu Romanya 1997
37.Taffarel Brezilya 1998
38.Dos Santos Marcio Brezilya 1999
39.Capone Brezilya 1999
40.Bruno Ewerton QuadrosBrezilya 1999
41.Mario Jardel Brezilya 2000
42.Joao Batista Brezilya 2001
43.Andres Fleurquin Uruguay 2001
44.Pavel Horvath Çek Cumhuriyeti 2001
45.Aly Faryd Mondragon Kolombiya 2001
46.Horia Radu Niculescu Romanya 2001
47.Carlos Oliveria Brezilya 2001
48.Sebastien Perez Fransa 2001
49.Iddi Salifu Gana 2001
50.Robert Spehar Hırvatistan 2001
51.Gustavo Victoria Kolombiya 2001
52.Mbo Mpenza Belçika 2001
53.Sergio Almaguer Meksika 2002
54.Elvir Baliç Bosna Hersek 2002
55.Correa Christian Brezilya 2002
56.Jorge Felipe Brezilya 2002
57.Ali Mabula Lukunku Kongo 2002
58.Fabio Pinto Brezilya 2002
59.Haim Revivo İsrail 2002
60.Mohammed Adama Sarr Senegal 2002
61.Abel Luis Xavier Portekiz 2002
62.Florin Bratu Romanya 2003
63.Frank De Boer Hollanda 2003
64.Petre Ovidiu Romanya 2003
65.Cesar Luis Prates Brezilya 2003
66.Gabriel Tamas Romanya 2003
67.Flavio Conceicao Brezilya 2004
68.Hakan Yakin İsviçre 2004
69.Alioum Saidou Kamerun 2004
70.Rigobert Song Kamerun 2004
71.Stjepan Tomas Hırvatistan 2004
72.Marek Heinz Çek Cumhuriyeti 2005
73.Sasa Ilic Sırbistan 2005
74.Carrusca Arjantin 2006
75.Junichi Inamoto Japonya 2006
76.Tobias Linderoth İsveç 2007
77.Ismail Bouazid Cezayir 2007
78.Lincoln Brezilya 2007
79.Shabani Nonda Kongo 2007

commentlerinizi bekliyoruz...

What to listen...?

Dinleyin derim bunları,fırsat bulursanız izleyinde...


Freemasons feat Bailey Tzuke-Uninvited

Taxi Doll-Waiting

Paul Van Dyk feat Jessica Sutta-White Lies